BASINA VE KAMUOYUNA

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un Türkiye ziyareti sırasında AKP Hükümeti’ne yönelttiği eleştirilere yanıt veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı dil, toplumu birbirine düşüren, nefret, kin ve düşmanlık tohumları eken bir zihniyetin saçmalamalarından öteye gitmemekte ve hiçbir değer taşımamaktadır.

Öncelikle belirtmek isteriz ki, bir batılı ülkenin Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’De, ‘İtiraf ediyorum ki, Türkiye’deki gelişmelerden korkuyorum’ demesi, hükümetin uygulamalarına ağır eleştiriler getirmesi utanç vericidir. Bu utanç, Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesinin dinsel ve siyasal karanlığına sokan hükümetin, bizleri bu lafları işitmek zorunda bırakmasıdır. Türkiye, Joachim Gauck’un eleştirilerini haklı çıkaracak birçok gelişmeyi yaşamış, güçler ayrılığı ilkesi rafa kaldırılmış, devletin bütün kurumları bir partinin siyasal ve dinsel temsiliyetine göre şekillendirilmek istenmiştir ve bunun sayısız örneği vardır.

İşine geldiği zaman Avrupa değerlerini öne çıkararak kendini meşrulaştırmaya çalışan Tayyip Erdoğan’ın herhangi bir eleştiri geldiğinde de olanca üslupsuzluğu ile etrafa saldırması, eleştirenleri darbecilikle suçlaması Türkiye adına utanç vericidir. Türkiye, artık dahil olmak istediği Avrupa ülkeleri içinde yurttaşlarını utandırmaktadır.

Suriye’de cihatçı El Kaide, El Nursa gibi örgütlere hür türlü lojistik desteği ve askeri yardımı yapıp, 150 bine yakın insanın ölümünde payı olan Erdoğan’ın  Konuk Cumhurbaşkanı Gauck’a ‘içişlerimize karışma’ demesi, ne izah edilemeyen bir çelişkidir.

 Konuk Cumhurbaşkanı, Almanya’da anayasal vatandaşlık haklarını kullanan Alevilerin cemevlerinin ibadethane kabul edilirken, Alevilerin ana yurdunda neden ayrımcılığa uğradıklarını haklı olarak merak etmekte; anlamak için sorular sormakta ve eleştirmektedir. Cumhurbaşkanı Gauck, Başbakan Erdoğan’ın ‘Almanya’da Ali’siz Aleviler var. Ama Türkiye’de bir Aleviye sen müslüman mısın diye sorarsan seni tersler. Bir grup var Almanya’da ve bunlar Almanya tarafından destekleniyor.” zihniyetine çok eskiden beri sahip olduğunu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘Cemevleri cümbüşevi’ sözlerini duysaydı, seçim meydanlarında Alevileri yuhalattığını, yönettiği istihbarat kurumunun Aleviliği tehlikeli bir ‘örgüt” kategorisinde değerlendirdiğinden haberdar olsaydı, Erdoğan ve hükümetine karşı bu eleştirileri belki hiç gündeme getirmezdi bile. Konuk Cumhurbaşkanı, Türkiye’de ‘ileri demokrasi’ olduğunu sanmış. Avrupa’da, Erdoğan ve ekibinin, demokrasi, özgürlükler konusundaki sözlerinin doğru olduğunu düşünmüş olmalı; ama yanılmış…

Böyle düşünmekte haklıdır; çünkü Avrupa’da bir siyasetçinin, bir başbakanın yalan söyleyeceği, yurttaşlarını birbirine düşürmek isteyebileceği pek akla getirilmez.

Sayın Gauck, Türkiye, ne yazık ki tahmin ettiğinizin de ötesinde bir Ortadoğu ülkesi seviyesine düşürülmüştür. Ülkemizde kendisini padişah sanan, Anayasa’yı ihlal eden ülkemize hukuk devleti olma vasfını kaybettiren, farklı inançları ötekileştiren, Alevilere ayrımcılık uygulayan bir Başbakan var. Kendisi Hitler olma yolunda yürüyor…

Sayın Başbakan; bu tehditkar, ötekileştiren, nefret ve kin yayan üslubunuz karşısında Alevilerin seslerini keseceklerini sanmayın. Alevilik, bu toprakların kadim inancıdır ve onu yok etmeye sizin gücünüz yetmeyecektir.

Türkiye ve Avrupa’daki Aleviler de bir bütün olarak sizin getirmek istediğiniz teokratik düzenin karşısında, bu ülkenin diğer demokratik güçleriyle beraber el ele omuz omuzadır.

Müslüm Doğan
Genel Başkan