BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
ANASAYFA » YAZILAR » Araştırmacı Yazar Yüksel IŞIK

Araştırmacı Yazar Yüksel IŞIK

Araştırmacı Yazar Yüksel IŞIK

Maraş Katliamının sorumlusu biraz da sizsiniz!

TÜRKİYE GÜNDEMİ

24.12.2013 09:30:56

A+ A

Ülkenin her bir yanından yolsuzluk haberleri geliyor; akla hayale gelmeyecek yerlerde mesela ayakkabı kutularında yoksulun, kimsesizin, yetimin hakkına el konulduğunu görüyor da hayıflanıyor musunuz?

Hayıflanmayın!

Kayıp trilyon” meselesine ses çıkarmadığınız günleri hatırlıyor musunuz?

Yahut ondan önceki günleri?

Hani her bir yandan patlak veren “siyaset, ticaret, tarikat ve mafya” işbirliğini?

Peki Susurluk’ta kamyona çarpan devleti hatırlıyor musunuz?

En çok hangisine üzülüyorsunuz; “glu glu dansı yapıyorlar” diyenin karşısında yutkunamamış olmanıza mı; “mum söndü oynuyorlar” pervasızlığına sessiz kalmanıza mı?

“ADAMLAR İŞ YAPIYOR” ÖYLE Mİ?

AKBİL yolsuzluğunu görmezden geldiğiniz günü; ille de hatırlatanlara “adamlar iş yapıyor” dediğiniz anı hatırlıyor musunuz?

Siz o gün, kahir ekseriyetle “adamlar yiyorlar ama hizmet de veriyorlar” dediniz ya da “bal tutan parmağını yalar” denildiğinde sesinizi çıkarmadınız!

O zamanlar, “böyle gelmiş, böyle gider” mi demiştiniz?

Şimdi “bu kadar da olmaz mı” diyorsunuz?

“Tuz’un koktuğunu” mu düşünüyorsunuz?

Dönüp Maraş Katliamına bakmalısınız!

  1. yüzyılın ilk çeyreğinde, “tanklarıyla toplarıyla” işgal ettikleri o topraklarda “direne direne” kovduğunuz emperyalistler, daha o yüzyıl bitmeden, Maraş denilen yerde, bu ülkenin faşist odaklarıyla alenen buluşup, kendi senaryolarını sahneye koymak istediklerinde korkup evinize çekildiğiniz gün, bugüne de razı olmuştunuz!

Hatırlıyor musunuz, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dediğiniz günü?

İşte o gün başlayıp bir hafta boyunca Maraş’ta kadın -çocuk, yaşlı- genç demeden yüzlerce insanı katletmişler; sonra da o pervasızlıkla Çorum’dan Sivas’a bütün ülkeyi şiddetle susturmuşlardı.

Farkındaydınız; siz susarsanız bütün ülkenin susacağının!

Sustunuz! Onlar bir adım daha attılar; önce sıkıyönetim ilan edip ardından da darbe yaptılar.

Maraş’ta susmuştunuz ya, gece yarısı komşunuzun oğlu götürülürken de kapınızın gözetleme deliğinden bakmaya bile korktuğunuzu hatırlıyor musunuz?

DEMEK, “TUZ KOKMUŞ” HA!

Peki ya “ne kadar da efendi çocuktu, meğer teröristmiş” diye ballandıra ballandıra yorumladığınız günleri?

Biz içerde işlemediğimiz suçlara karşı kendimizi savunmak isterken; siz dışarıda kalanlar, önce tek tek idam edilişimizi saydınız; sonra rakamlar onlar basamağını aşınca saymayı da bıraktınız.

Biliyorum; çoğunuz namazında, niyazında insanlardınız. Ama günü geldi; namaz-niyaz yetmedi; sizden ibadetinizi gösteriye dönüştürmeniz istendi. Çocuğunuzun işe ihtiyacı vardı; istemeye istemeye kabul ettiniz!

Toplum olarak aklınızı yitirdiğiniz gün, Cuma’dan çıkıp nümayişlerin içine düştüğünüz gün değil; Maraş’taki katliama sessiz kaldığınız gündür. Siz sessiz kaldıkça, “fikirleri iktidarda” olanlar “payanda” oldukça ülke, “yeşil kuşakçı”lara teslim edildi.

İşte o “yeşil kuşakçılar”ın kuşakları açıldı, yolsuzlukları ortaya saçıldı ya; şimdi kalkıp, “bu kadarı da olmaz ki” diyorsunuz ya dönüp bakın Maraş Katliamına; izlerini orada bulacaksınız.

Nereden mi biliyorum?

Katliamdan sağ kurtulan Hüseyin Amcamdan. Hüseyin Amcam, 12 Eylül 1980’de Mamak Cezaevi’ne ziyaretime gelmişti. “Ben” demişti; “seninle gurur duyuyorum. Bugün yaşıyorsam, senin gibi gençlerin Maraş’ta gösterdikleri direniş sayesinde yaşıyorum.”

Gözlerim dolmuştu. Elimi uzattım; pencerenin teline, O da uzattı ve dokunduk birbirimize. “Size güveniyorum” demişti; “bu vahşeti açığa siz çıkaracaksınız”.

Hüseyin amcam; memleketim diye bellediği yerde, kahpece yapılmış bir planın uygulanmasının kurbanlarını gözleriyle görmüş; o acıya daha fazla dayanamamıştı. Katliamdan sonra her bir çocuğu bir yere dağılmış; gülünce ağız dolusu gülen o adam, bir daha keyfiyle gülememişti. Katliamdan yıllar sonra hakka yürüdü. Hakka uğurlama törenine gidemedim; kim bilir 12 Eylül zihniyetinin başıma açtığı hangi belaları savuşturmakla meşguldüm!

Acı haberi aldığım gün kararımı vermiştim; ne Hüseyin Amcamın sözünü yerde bırakacak ne de Maraş’ı unutacaktım.

Maraş katliamının üstündeki sır perdesini kalkmadan, bu ülke, Madımak’tan, Roboski‘ye gizlenmiş hiçbir katliamın gerekçesini öğrenemeyeceği gibi ayakkabı kutusuna giren yolsuzluğu da ortaya çıkartamayacak.

Şimdi öğrendiniz mi; Maraş’ta katledilen yalnızca canlarımız değil, aynı zamanda demokrasinin ta kendisiydi. Yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların olmadığı Demokratik bir Türkiye mi istiyorsunuz; çıkın sokağa ve Maraş’ta katledilenleri anın ve kimin, hangi nedenle bu katliamı gerçekleştirdiğinin ardına düşün. Yaranın üstünü açtığınızda, kanadığını göreceksiniz!

Farkında değil misiniz? Siz kanayan yaranızın üstünü örttükçe, bazı evlerde “ayakkabı kutuları” çıkacaktır!

Check Also

HIZIR AŞKINA AYAĞA KALKIN!

ÜLKEMİZE, ÇOCUKLARIMIZA ve GELECEĞİMİZE HIZIR OLACAĞIZ. Hırsızlığa, yalana, talana, Katilleri affedenlere, Dini inançları sömürenlere, Alevi-Kürt-Ermeni ...

Bir yanıt yazın