BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
ANASAYFA » AÇIKLAMALAR » DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KALDIRILMALIDIR

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KALDIRILMALIDIR

CAMİ SİYASAL İSLAMIN KURUMUDUR.

CEMEVİ İSE ASİMİLASYONDAN KORUNMA YERİDİR.

 Devlet olmayı ta başta önüne hedef olarak koyan İslam dini; kurumlarını yaratmada diğer dinlerden farklılığı esas almıştır İslam’ın egemenlik aracı olması, toplumsal ilişkiler sonucunda düzenleyici ya da belirleyici olma isteğinden kaynaklanmaktadır. Fetihlerle sömürgeleştirilen coğrafyalarda egemen olan İslam dini, siyasal anlamda önde olmayı hedeflemesinden dolayı kurumlarını hızlı bir şekilde yaratma yeteneğini de geliştirmiştir.

İlk İslam devletinin başkanı kabul edilen Hz. Muhammed’in ölümünden sonra devlet başkanlığı konumundaki Halifeliği çözüm olarak üretmişlerdir. İslam dininin egemenliğini yaymak her müslüman’a bir görev olarak yüklenmiştir. Bu durum ise; “Tanrının vekili olan kulları” Siyasal İslam’ın birer bekçisi yapmıştır.

 Tanrısal egemenliği esas alan tüm dinlerin aksine İslam, kurumsallaşmada ısrar etmiştir. Bu konuda başarılı olduğu da kabul görmektedir.

Kurumsallaşma adına tespit edilen en önemli kurum Cami’dir. Siyasal İslam’ın çok önemli bir kurumu haline dönüşen camiler günümüzde farklı inanç grubundan insanların asimilasyonu sürecinde önemli görevler üstlenmiştir.

İslam’ın tam olarak egemen olmadığı dönemlerde siyasal İslam’ın merkezi olan Cami, bu işlevini yerine getirirken ilk ticari müzakerelerinde yapıldığı alanlar olmaktadır.

  İslami yaşam felsefesi,aynı zamanda bir devlet felsefesi olarak da siyasal nitelik kazanmıştır. Bu durum özellikle Osmanlılar döneminde belirgin bir hâl almıştır. “Camiler, bir ibadet mahalli olmaları yanında, müslümanların işlerini gördükleri ve herhangi bir devlet emri veya kararının görüşülüp neticelendirildiği bir yer olarak da kullanılmıştır. Her semtin camine gelen hükümet tebligatı burada halka açıklanırdı.”

Anadolu’yu önce İslamlaştırma sonra da Türkleştirme projesi ile yerleşik halkların kurumları yok edilmiştir. Uluslaşma sürecinde burjuvazinin kendi ulusal pazarını sahiplenme anlayışı Anadolu’daki İslamlaştırma ve Türkleştirme projesini kesintiye uğratmıştır. Ancak ulaşılan süreç tam anlamı ile bir felaket şeklinde değerlendirmek mümkündür. Anadolu baştan aşağıya Siyasal İslam’ın kurumu olan cami ile donatılmıştır.

Cumhuriyet’in, Osmanlı Devletinin şeriatçı, sömürgeci ve Sünni devlet anlayışına karşı, ortaya koyduğu yeni kurumlar, Sünni anlayışın devam ettiğini ortaya koymuştur.

İlk yıllarda çıkartılan yasalar (Köy Kanunu, D.İ.B. Yasası vb.) Sünni anlayışın ta başta Cumhuriyete egemen olduğunu göstermektedir.

Siyasallaşan İslam dini, yayılmasının ve güçlü kalmasının kurum olarak camide şekillendiğini tespit etmiştir. Türk-İslam siyasetini egemen kılmak için, devletin bir çok kurumu tarafından raporlar düzenlemekte, Anadolu Alevisini nasıl Sünnileştirilebilirimin yolları aranmaktadır.

“1923 yılında 10 bin civarında olan cami sayısı 2000 yılında 82867’ye ulaşmıştır. 2010 yılında bu sayı 120.000 civarındadır.(Mescitler bu sayıya dahil değildir.)

İnsanın doğaya egemen olma çabasının her sürecinde, inançsal faaliyetlerin yapıldığı mekanlar söz konusu olmuştur. Bu mekânların bazıları önemli mimari özellikler kazanırken, bazıları ise hiçbir mimari özellik kazanmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Buna en güzel örnek cemevidir. Anadolu’da son şeklini alan Alevilik yaşam felsefesi, inanç mekanlarına çok uzun bir zamandan sonra sahip olmuştur.

Cem sözcüğü Farsça’dan Türkçe’ye yerleşmiş olup ve Farsça’da bir araya gelme, toplanma anlamına gelmektedir. “Cem hev, cemi mal, mal are aziz” gibi kutsal mekanlara Mezopatomya’da verilen adlar olarak bilinmektedir.

Anadolu’da Sünni devletlerin egemenliği nedeni ile söz konusu mekanlar bağımsız mekanlar konumunda olmayıp, bir konutun en geniş ve anlamlı bölümleri şeklindedir.

Anadolu Alevisinin kente yoğun göçünden önceki cemevi olarak kullandığı mekan, köyde dede var ise, dedenin evinin en büyük odası, dedesiz köylerde, rehber olarak seçilen kişinin evinin odası cemevi olarak kullanılmıştır.

 Doğrudan doğruya toplanma yeri ya da kutsal toplanma yeri olarak ifade edilebilecek cem evleri, yaşadığı uzun sürece rağmen, baskı, korku ve yaşanan kırımlar nedeni ile tüzel bir kişilik kazanmadan Anadolu Alevisinin toplumsal dokusundaki önemini sürekli olarak korumuştur. Anadolu Alevisinin iç hukukunun, yaşandığı mekan olan cemevi aynı zamanda bir ibadet alanıdır.

Cemevi yerine, Anadolu Alevileri tarafından, cem meydanı, Erenler Meydanı, Kırklar Meydanı olarak da isimlendirilen bu kutsal mekan, günümüze kadar (son 25 yıl hariç) yalnızca bir oda şeklinde ulaşmıştır.

Dünya’daki dinlerin heteredokslarında gizlilik her dönem var olmuştur. Anadolu Alevisinin inancını açıkça ortaya koymamasının nedeni onun toplumsal yapısından kaynaklanmaktadır. Gizlilik ona yönelim ile ilgilidir. Korku, baskı, kıyım gizliliği yaşamın vazgeçilmez malzemesi haline getirmiştir.

Gizli yapılan Cem ayinlerin nedeni tamamen korunmaya yöneliktir. Halk arasında “Ali Sırrı” olarak çok önemli konuların konuşulduğu cemlerin ifşasını önlemek amacıyla, gizlilik ilkesi getirilmiştir.

 Osmanlının Şeriatçı Sünni devlet uygulamalarının yerildiği, gerekli korunma çabalarının tartışıldığı önlemlerinin alındığı, cemlerin gizliliği bir zorunluluk olarak algılanmalıdır.

 Anadolu Alevileri cem odalarını ya da cemevlerini ayların belirli günleri, yılların önemli günlerinde veya her haftanın perşembe günlerinde kullanmaktadırlar.

 Dinsel yönü olan günler genellikle kış aylarındaki gecelerde yapılmaktadır. Bu cemler genelde Görgü Cemi (ikrar verme Müsahip tutma) yola girme olarak da anılan bu cemlerde Anadolu Alevisi iç hukukunu yaşama geçirir.

Günümüz kent şartlarında Anadolu Alevileri cemlerini ve cemevlerini açıkça yapabilir duruma gelmiş bulunmaktadır. Bir çok çağdaş modern mimari özellikleri taşıyan cemevlerinde görgü cemi görülmese de, temsili cemlerle yıllardır süren bir kaosa son verilmiştir. Anadolu Alevileri cemevleri ile cem kültür evi projesini geliştirmişlerdir. Kutsal mekanlar olarak kullanılan ibadet yerleri, inanç merkezleri siyasallaşmadıkları sürece toplumsal barışa zarar vermezler. Ancak söz konusu olan cami, Kilise, cemevleri vb. inanç kurumları insanlar arasındaki barışı, işbirliğini, bir arada nasıl daha iyi yaşanabilirliği araştırdıkları sürece toplumsal yaşama katkıda bulunabilirler.

Anadolu Alevilerinin Cami,Cemevi ,Kiliseye…bakışı budur.Diyanetin bakışı ise hala egemen inanç merkezli ve asimilasyon amaçlıdır.

Bugün Diyanet İşleri Başkanlığının Aleviliğe ve onu öğretisine bakışı değişmemiştir.Bunun anlamı devlet egemen Sünni anlayışından ısrar etmektedir.Bu anlayış toplumsal uzlaşmaya ve barışa hizmet etmemektedir.

Diyanete rağmen Aleviler öğretisine ve inanç merkezi cemevi’ne yapılan her türlü saldırıyı boşa çıkartacak bir örgütlülük düzeyine ulaşmıştır.

 Diyanet İşleri Başkanlığı yalnızca Alevileri asimile etmeyip ,inançlı insanları da özgün öğretilerinden uzaklaştırmaktadırlar.

Tamamen Sünni bir kuruma dönüşen D.İ.B tüm mal varlıklarıyla Diyanet İşleri Vakfına devredilerek devlet kurumu olmaktan çıkartılmalıdır.

                                                                                               Müslüm DOĞAN

                                                                                         PSAKD GENEL BAŞKANI

Check Also

Aşure ve Kurban Lokması

Aşure ve Kurban Lokmalarımızı hazırlayan , hizmet eden ve Lokmalarımızı paylaşmak için gelen tüm canlarımıza ...

Bir yanıt yazın