BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
ANASAYFA » YAZILAR » CHP’li Yılmaz: ‘Aleviler konuşmalı ve Başkan Görmez susmalıdır’

CHP’li Yılmaz: ‘Aleviler konuşmalı ve Başkan Görmez susmalıdır’

CHP’li Yılmaz: ‘Aleviler konuşmalı ve Başkan Görmez susmalıdır’

CHP Ankara milletvekili Necati Yılmaz Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’in “Cemevlerinin caminin alternatifi, başka inancın mabedi gibi gösterilmesi kırmızı çizgimizdir” açıklamasına istinaden bir basın açıklaması yaptı.

CHP’li Yılmaz’ın açıklaması şöyle:
“Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez, AKP’nin 64. Hükümet Programı’ndaki “cemevlerine hukuki statü verilmesi” yönündeki vaadine ilişkin olarak basında yer alan açıklamalarında, “Cemevlerinin caminin alternatifi, başka inancın mabedi gibi gösterilmesi kırmızı çizgimizdir” yorumunda bulunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası’nda yazılı olduğu gibi bir hukuk devletidir. Devletin işleyişi ve meşruiyeti Anayasa ve yasalara dayanır; vesayet makamlarına ve onların verdikleri fetvalara değil. Hukuk devletinde, bırakınız Diyanet İşleri Başkanı gibi devletin bir memurunu, hiçbir kurumun ve kişinin, hiçbir konuda keyfe keder şekilde belirlediği “kırmızı çizgilerini” devletin diğer kurumlarına ve yurttaşlarımıza dayatmaya hakkı yoktur, olamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgileri elbette vardır. Bu kırmızı çizgiler Anayasamız’da belirlenmiş ve sınırlamıştır. Bunlar da Anayasamız’ın değişmesi dahi teklif edilemeyecek ilk 4 maddesidir.
Bu Anayasal gerçeklik karşısında Başkan Görmez’in açıklamasını öncelikle hukuk dışı, aynı zaman özensiz ve gereksiz bir açıklama olarak değerlendiriyoruz.
Bu nedenle ilk uyarımız Diyanet İşleri Başkanı’nın kendisinedir. Diyanet İşleri Başkanı, yargı, yasama ve hükümetin üzerinde bir vesayet makamı olmadığının da farkında varmalıdır. Sayın Başkan haddinin ve hukukunun ayırdımında olmalıdır. Buna uygun bir dil benimsemeli ve bu dil ile konuşmalıdır. Daha da doğru olanı, üzerine vazife olmayan konularda artık susmalıdır. Yurttaşlarımızın dini değerlerini ve hassasiyetlerini tahrik etmekten uzak durmalıdır. Başkan Görmez’in açıklamasında “ kırmızı çizgiler” ihdas ederek, “cemevlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi kırmızı çizgimizdir” sözleri kendisini ve temsil ettiği kurumu hukuk dışı bir alana taşımış ve tartışılır hale getirmiştir.
Açıklamada da yer aldığı gibi; Kilise Camii’nin, Havra Sinagog’un alternatifi olmadığı gibi, elbette ki Cemevi de Camii’nin alternatifi değildir. Bilebildiğimiz kadarı ile böyle bir iddiada bulunan kişi veya kurum da yoktur.  Bu inanç mekanlarının her biri kendi inanç sistemi içinde özel ve özgün bir anlam, işlev, değer ve yüceliğe sahiptir.
Alevi ve Sünni inanç sistemlerini ve bu inançların kutsal mekanlarını birbirinin karşısındaymış gibi göstererek, yurttaşlarımızı inançları üzerinden ayrıştıran ve karşılaştıran, karşı karşıya getiren bu tip söylem ve tutumlar doğru değildir. Sayın Görmez, “Cemevlerinin başka bir inancın mabedi” olup olmadığı hususunda söz söyleme hakkının bulunmadığını “Biz dini statü veremeyiz, statüyü ancak bu yolun bizatihi sahipleri belirleyebilirler” sözleriyle zaten kabul etmiştir.
Başkan Görmez’in de belirttiği gibi cemevleri hakkında söz söyleme hakkı sadece Alevi inançlı yurttaşlarımıza aittir. Bu konuda Aleviler ve örgütleri konuşmalı ve Başkan Görmez susmalıdır. Onlar da cemevlerinin kendilerinin inanç mekânları olduğunu söylemektedirler. Hizmetlerini ve inanç erkanlarını bu mekanlarda sürdürmektedirler. Bütün yurttaşlarımızın saygıyla karşıladıkları bu durum karşısında, devlete de aynı sorumlulukla ve saygıyla davranmak düşmektedir.
Burada bir uyarımız da hükümetedir. Hükümet de toplumsal algıyı yönetmek üzere; söylemediğini, söyleyemediğini veya söylemek istemediğini başka kişilere ve kurumlara söyletme siyasetinden vazgeçmelidir. Çünkü iktidarın bu iş tutuş şekli defalarca görülmüş ve teşhir olmuştur. Demokrasimiz üzerindeki vesayet ilişkilerini kaldırma iddiasıyla yıllarımızı tüketen iktidar, Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden siyaset geliştiren tutumundan ve Diyanet’i yeni bir vesayet kurumu haline getirmekten uzak durmalıdır.
Hükümet, Anayasamız’ın 125. maddesi hükmü karşısında cemevlerinin Aleviler’in inanç mekanı olduğuna dair mahkeme kararını derhal uygulamalıdır. Hükümet programındaki cemevi ibaresinin yanına eklenen “irfan merkezi” gibi tabirlerle yargı kararını dolanma çabasından vazgeçmelidir. Bu konuda yeni tartışmalar ve sorunlar yaratmaktan uzak durulmadır.
İnanç özgürlüğü bir insan hakkıdır, Anayasal bir haktır. Ancak ne yazık ki Alevi inançlı yurttaşlarımız cemevlerinin kendilerinin inanç mekanı olduğunu ulusal ve uluslararası yargısal süreçlerden geçirerek kesinleşmiş yargı kararlarına bağlamak durumunda bırakılmışlardır. Belki bu nedenle Sayın Başbakan’a devlet adına Alevi yurttaşlarımızdan bir de özür dilemek düşmektedir.
Bu vesileyle her inançtan yurttaşlarımıza da teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ülkemizde hiçbir yurttaşımızın kendisinden farklı inanca mensup yurttaşımızla ve onun inancı ile bir problemi bulunmamaktadır. Asıl problemin ülkemize ve bölgemize dayatılan kimlik siyaseti olduğu bilinmektedir. Kimlik siyasetinden beslenen siyasetçilerin ve bu anlayışın etkisinde davranan kimi bürokratların, yurttaşlarımızın kardeşliği ve ülkemizin toplumsal barışı ile problemleri vardır. Yurttaşlarımız da bunun farkındadır. Her birimiz tüm inançların teminatı olan laiklik ilkesini içselleştirdiğimiz ölçüde, inanç üzerinden siyaset kurgulayanların çabaları da tümüyle boşa çıkacaktır.
Yurttaşlarımızın birbirlerinin inançlarına duydukları saygıyı ve hürmeti her gün daha da fazla artıracaklarına inanıyorum. Tüm inançların kaidesi olan ahlak ve harcı olan sevgiyi daha da çoğaltıp, yüceltmeye devam edeceklerine güveniyorum.”

Necati YILMAZ
CHP Ankara Milletvekili

Check Also

HIZIR AŞKINA AYAĞA KALKIN!

ÜLKEMİZE, ÇOCUKLARIMIZA ve GELECEĞİMİZE HIZIR OLACAĞIZ. Hırsızlığa, yalana, talana, Katilleri affedenlere, Dini inançları sömürenlere, Alevi-Kürt-Ermeni ...

Bir cevap yazın